6 Mart 2017 Pazartesi

HUZUR MU? ŞANS MI?


   Bazen düşünürsün çiçekler arasında hayatını. Nasıl geçtiğini ve hala nasıl devam ettiğini. Sonra dersin kendi kendine bu yaşadıklarımın ve yaptıklarımın ne kadarı doğru? Sahi yaptıklarımın ne kadarı doğru hayatımızda veya yaptığımız bir şeye pişman oluyor muyuz ya da ne kadar pişman oluyoruz? Merak konusu.
Herkesin kendine ait bir yaşamı ve yaşam tarzı var. Hayatta hayatın bize getirdiği şeylerle mutlu oluruz ya da kızgın hatta ve hatta kırgın... ama önemli olan hayatın bize yaptığı sürprizlerin getirdiği durumlar değil; bu sürprizler ne kadar zor olursa olsun, onlara karşı dimdik durabilmek ve her şeye rağmen gülümseyebilmek. İşte can alıcı nokta her şey bundan ibaret "gülümsemek"...
O kadar çok şey ifade eder ki aslında. Bazen içten gelerek gülümsersin karşındakine; bazen de gülümsersin, gülümsersin çünkü zorundasındır. Karşındakine hissettirmemek ve zehrini bu yolla da olsa akıtmak veya içindeki hüznü aslında gülümseyerek anlatmaya çalışmak."Ben demek;ben yaşadığım üzüntüye rağmen ayaktayım ve gülümsüyorum. Çünkü bazı insanlar gibi kaçmadım, karşılaştım üzüntümle ve hayatın bana getirdikleriyle. Şimdiyse karşımda çok az insan durabilir onlarda üzüntüyle karşılaşmamış insanlar."demektir(Kaç yaşında olursa olsun mutlaka her insan biraz üzüntü taşır yüreğinde).
Taşımayan insan var mı diye düşünmeyin. Mutlaka vardır. Eğer olmayan var diye diretiyorsanız o kişi şanslı mı sayılır? 
Şans? Kişi koca hayatını şansa bırakabilir mi? O değerli kıymetli canı sadece basit bir şansa mı eş değer yoksa? Oh! Hayır hayır aslında kimse o değerli hayatını bir şansa emanet etmez. Şimdi siz "Hayır ben o değerli hayatımı sadece şansa tabiki bırakmam bırakmadım." demişsinizdir. Güzel bir olay olduğunda yani sizi şaşırtıp daha sonra da sevinmenize olanak sağlayan bir olay olsa "Ya işte bende çok şaşırdım bunu beklemiyordum ama şans işte." dediğiniz olmadı mı hiç? O zaman şansa inanmış olmuyor musunuz ki? Ya da kötü bir olay olup kızdığınızda "Ya ben böyle şansın içine tüküreyim!" demediniz mi? İşte o anda şansa inanırsınız. Aslında hayatınızın bir çoğunu şansa bırakırsınız, bırakırız ama geriye sadece farkına varmamız kalır. 
Aslında şu anda  oturduğunuz sandalye elinizde tuttuğunuz bardağa inanıyorsunuz. O sandalyenin sizi taşıyacağına, o bardağın kırılmayacağına inanıyorsunuz. Aslında hayatımızın her saniyesi bir şeylere inanıyoruz. Sadece bunları dikkate almıyoruz ve her şeyi şansın üzerine atıyoruz. Sanki o bir şey yapmış gibi. "Şans" dört harf bir hece. O kelimeye nasıl inanırız bende anlamıyorum. Şaşıyorum doğrusu...


  • Önemli olan hayatın bize getirdikleri değil hayatta nasıl yaşadığımız ve nelerden haz aldığımız. Önemli olan huzur varsa, o istediğimiz huzura erişebildiysek hayatta, hayatın ne getirdiği umurunuzda olmamalı önemli olan sadece ama sadece o hazla çevrilmiş olan huzuru yaşamanız...